Gönül ve kültür coğrafyamızın farklı köşelerinde hayat, haysiyet ve hakikat mücadelesi veren tüm kardeşlerimi aynı şekilde hasretle kucaklıyorum. Yüce Mevla'dan kendilerine kolaylıklar temenni ediyorum. Bölgesel gelişmeler bağlamında sancılı ve sarsıntılı bir yılı geride bıraktık. Yeni beklentiler ve büyük umutlarla 2025 yılına merhaba dedik. Yeni miladi yılın ülkemizdeki, bölgemizdeki ve dünyadaki tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan kabul ediyoruz.

'İsrail'e uluslararası baskı artırılmalı'

Son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, barışa, huzura vesile olmasını diliyorum. Türkiye olarak ilk günden beri Filistin'de kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz. Gazze halkının çektiği sıkıntıları hafifletebilmek adına Kızılay'ı, AFAD'ı, sivil toplumu ve hayırseverleriyle tam bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. Uluslararası toplumun İsrail hükümeti üzerindeki baskıyı arttırması için de diplomatik temaslarımızı yoğunlaştırdık. Gazze'de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz.

Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. 1 Ocak sabahı, 1 Güneş Doğuyor sloganıyla bir araya gelen Türkiye'nin ve Türk milletinin Filistinli kardeşleriyle dayanışmasını ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan hasreten teşekkür ediyorum. Yaklaşık yarım milyon kardeşimiz Gazze'nin kimsesiz ve sahipsiz olmadığını İstanbul'dan tüm dünyaya bir kez daha haykırmış şahsımızın ve milletimizin hissiyatına tercüman olmuşlardır.

'İnsanlık ittifakından rahatsız oldular'

Tabii burada şunu da büyük bir taciple ifade etmek durumundayım. Ülkemiz ve milletimiz adına iftihar verici bu sivil toplum buluşmasından bakıyorsunuz birileri hemen rahatsız oluyor. Galata Köprüsü'nde vücut bulan insanlık ittifakına tepki gösterenler açık söyleyeyim insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaralarıdır. Çünkü kalbinde zerre merhamet olan hiç kimse insanlık vicdanının ayağa kalktığı böyle bir gaddarlık karşısında tepkisiz kalamaz. Türkiye'nin mazlumlarla dayanışma içinde olması ancak zulüm ile abat olmaya çalışan zalimleri endişelendirir, tedirgin eder, rahatsız eder. Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyor ve iman ediyoruz. Allah sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık zulmün ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye'de nasıl inanç, iman ve sabır kazanmışsa inşallah Filistin'de de hak yerini bulacak adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen toprak bütünlüğü ile bağımsız Filistin devleti mutlaka kurulacaktır.

Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir

Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım, serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başıbozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim. Hayat pahalılığıyla mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması, sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Bunun yolu da Bursa İl kongresinde belirttiğim üzere fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Bakınız, pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi muhalefet rahatsız olsa da hiç şüphesiz boykottur. Vatandaş olarak fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğümüzü kullanmaktır. Bilinçli tüketici vasfımızı geliştirerek kaliteyi normal fiyatına çekmeyi başarabiliriz. Dünyaya baktığımızda geniş bir yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet millet el ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz.

Nitekim uyguladığımız politikalar neticesinde enflasyonla mücadelede son bir buçuk senede hakikaten önemli mesafe katettik. Enflasyon düştükçe işçimiz, memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız dahil 85 milyonun tamamının alım gücü de artacaktır. 2025 yılında hedefimiz bu meseleyi büyük ölçüde çözüme kavuşturmaktır. 

Deprem bölgesindeki çalışmalar

Geçen yıl kabinemizin ana gündemlerinden bir diğeri deprem bölgemizin yeniden ayağa kaldırılmasıydı. Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşaat seferberliğini başlattık. 2023 ve 2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında bir harcama yaptık. 155.000 yuvamızın anahtarlarını Kahramanmaraş'ımızda hep birlikte afetzede kardeşlerimize teslim etmiştik. İnşallah yapımını tamamladığımız 201.000 yeni yuva ve iş yerimizin anahtarlarını da yakında hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz. Şunu büyük bir memnuniyetle belirtmek isterim. Bugün depremzedelerimizin barınma başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını giderdiğimiz umut dolu bir tabloyla karşı karşıyayız.

2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252.000 konut ve iş yerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içerisinde toplamda 453.000 yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız huzurlu, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacak. İş yerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle, inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. Erdoğan bu enkazın altında kalır diyerek milletin acılarına ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri Allah'ın izniyle 2025 yılında da mahcup edeceğiz.

'Türkiye dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır'

Türkiye olarak 3 kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer alıyoruz. Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartı caydırıcılıktır. Burada haklı olmak yetmez. Hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz bileğinizden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük. Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten adeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Anlaşması Allah korusun zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Milli mücadele ile sevri yırtıp atmakla kalmadı. Aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002'den bu yana bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır. Savunma sanayi alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir. Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz. Türkiye dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır. Ama vatanımıza uzanan kirli elleri de kimin olduğuna bakmadan kıracak kudrete fazlasıyla sahibiz. Aziz milletim bu anlayışla savunma sanayi hamlelerimizi sürekli ileriye taşıyoruz. Nereden nereye geldiğimizi bugün kısaca hatırlatmak isterim.

2002'de sadece 56 firma varken bugün bu sayı 3500'ü geçti. Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62'den %80 yerlilik oranıyla 1132'ye yükseldi. Büyüklüğü de 100 milyar doları aştı. Sektörün cirosu 1,1 milyar dolardan 2023'te 15,5 milyar dolara çıktı. İHA, SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. 2002 yılında 248 milyon dolar olan ihracatımız 2024 yılında bir önceki yıla göre %29'luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı.

2024 hedefimiz olan 64,5 milyar doları %11 oranında aşarak yeni bir rekor kırdık. Geçen yıl uzay, hava, kara, deniz, elektronik harp ve ar-ge alanlarında bir çok önemli projeyi hayata geçirdik. Milli Muharip Uçak KAAN'ın uçuş testlerine devam edilmiş Gökbey helikopteri ilk teslimatını gerçekleştirmiştir. KIZILELMA insansız savaş uçağı prototip üretim ve testleri sürerken ANKA 3, Bayraktar TB3, TB2, AKINCI ve AKSUNGUR İHA'ların kabulleri yapılmıştır.

TB3 TCG Anadolu'ya destek ekipmanı kullanmadan iniş ve kalkış yapmıştır. Böylece kısa pistli bir gemiden iniş kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçmiştir. Deniz sistemlerinde Piri Reis Denizaltısı'nı hizmete aldık. Hızır Reis Denizaltısı deniz denemelerine başladı. Murat Reis'in donatım çalışmalarına devam ettik. TCG Derya İstanbul, Üsteğmen Arif Ekmekçi ve Marlin silahlı insansız deniz aracı teslim edildi. Yerli ve milli olarak geliştirilen çelik kubbe projesine bismillah dedik. Süper ürün bir sistemi envantere girdi. Hem 800 km ve üzeri menzilli füze stokumuzu güçlendirmeyi hem de 2000 km ve üzeri menzilli füze geliştirme programımızı hızlandırmayı kararlaştırdık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice savunma projesini geride bıraktığımız yıl devreye aldık ilerlettik veya başlattık. 2025 yılında inşallah bunlara yenilerini ekleyeceğiz. Geçtiğimiz hafta ana muhalefetin safsata diyerek burun kıvırdığı mavi vatanda dolanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik. Mil gem projemiz ile ülkemizin ilk korvet ve fırka teynirini %100 yerli ve milli olarak tasarladık, inşa ettik. 

Devlet Bahçeli: Yeni yüzyıl, Türkiye'nin yükselişi olacak Devlet Bahçeli: Yeni yüzyıl, Türkiye'nin yükselişi olacak

'Bir gece ansızın gelebiliriz'

Suriye'deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler, son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek, bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananları bekleyen tek akıbet, silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez. Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz.

Kaynak: Haber Merkezi