İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında siyasi yasak istenen Ahmak Davası hakkında kritik açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, duruşmaya katılmak için üçüncü kez başvurdu.

Ekrem İmamoğlu, davanın belli mahfillerde kurgulanmış ucuz bir siyasi mühendislik projesi olduğunu söyledi.

Üç kere yenilen AKP iktidarının bir planı olduğunu söyleyen İmamoğlu, "Oturup nerede hata yaptığını anlamak yerine, nasıl bir yanlış içerisinde olduğunu anlamak yerine, iktidarlarını sürdürmek için ne yazık ki yargı dâhil her enstrümanı kullanmaktan başka hiçbir yol bulamamışlardır. Demokrasi tarihimizi ve büyük bedellerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı hiçe sayan bu dava siyasi tarihimize sürülmüş ne yazık ki kara bir lekedir. Yassıada yargılamalarını, Denizlerin, Mahirlerin idamlarını, 1980 darbesi sonrası siyasi yasakları, 28 Şubat sürecini, 15 Temmuz darbe kalkışmasını yaşamış ve dâimâ bu süreçleri demokrasiye sarılarak atlatmış aziz milletimiz ne pahasına olursa olsun masa başında kurulan bu tuzakları da kesinlikle bozacaktır." dedi.

Devlet Bahçeli: Cumhurbaşkanı ile şahsım arasında ayrışma yoktur Devlet Bahçeli: Cumhurbaşkanı ile şahsım arasında ayrışma yoktur

İmamoğlu'nun konuşmasında konu başlıkları şöyle; 

"Izdırabım bu"

Olmasının temel şartlarından birinin söz konusu yöneticiye kendini bizzat savunma hakkı tanınması olduğunu düşündüğüm için bu talebimi az evvel üçüncü kez mahkemeye iletmiş bulunmaktayım.

Öncelikle ülke ve dünya gündeminin tarihinin en zorlu süreçlerinden birinden geçtiği bu günlerde sizlerin karşısına böyle bir konuyla çıkmış olmaktan çok büyük bir ızdırap duyduğumu, üzüntü duyduğumu da belirtmek isterim.

Açıkçası ızdırabın birinci kaynağı milletimin açlığı ve yoksulluğudur. Dün açıklanan rakamlara göre ülkemizde açlık sınırı 19.830 lira.Yoksulluk sınırı ise 64.595 lira olmuşken emeklimin ayda 12.500 lira, işçimin 17.000 liraya mahkûm edilmiş olmasıdır benim aslında bugünkü ızdırabım.

"Millete yönetilmiş açık bir darbe girişimidir"

Dört bir yanımızda tarihin en büyük jeopolitik sınavları yaşanırken hamaset dışında başka hiçbir şey üretmeyen aciz dış politikadır ızdırabım. Öncelikle açıkça ifade etmek isterim ki kamuoyunda ahmak davası olarak bilinen bu dava İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş başkanı olarak bana değil, aziz milletimizin iradesine yöneltilmiş açık bir darbe girişimidir.

"Kesinlikle siyasi bir dava"

Bu dava kesinlikle hukuki bir dava değil, siyasi bir davadır. Açıkçası belli mahfillerde kurgulanmış ucuz bir siyasi mühendislik içeren bir projedir. 23 sene önce yasaklara karşıyız diyerek yola çıkan iktidar İstanbul’da üç seçimdir bükemediği bileği entrikayla kırabilmenin açıkçası hesabı kitabı içerisindedir. Tam saha bakanlarıyla, milletvekilleriyle, bürokratlarıyla siyaset yapanlar bir kez daha milletin sandıktaki tokadını yemiştir.

"Kara bir leke"

Oturup nerede hata yaptığını anlamak yerine, nasıl bir yanlış içerisinde olduğunu anlamak yerine, iktidarlarını sürdürmek için ne yazık ki yargı dâhil her enstrümanı kullanmaktan başka hiçbir yol bulamamışlardır. Demokrasi tarihimizi ve büyük bedellerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı hiçe sayan bu dava siyasi tarihimize sürülmüş ne yazık ki kara bir lekedir. Yassıada yargılamalarını, Denizlerin, Mahirlerin idamlarını, 1980 darbesi sonrası siyasi yasakları, 28 Şubat sürecini, 15 Temmuz darbe kalkışmasını yaşamış ve dâimâ bu süreçleri demokrasiye sarılarak atlatmış aziz milletimiz ne pahasına olursa olsun masa başında kurulan bu tuzakları da kesinlikle bozacaktır.

"Sırtımı yasladığım yer bellidir"

Darbelerden bugünkü gibi her türlü vesayetten ve siyasi yasaklardan çok çekmiş olan milletimiz haklarının yeniden bir yargı darbesiyle ellerinden alınmak istendiğinin de farkındadır ve halkımız süreci tüm vicdanıyla, adalet duygusuyla izlemektedir. Bilinmelidir ki bu süreç bırakın bizim demokrasi mücadelemize ket vurmayı, milletimize hizmet yolunda bizleri daha da güçlendirecek ve daha da iyi hizmet etme yolculuğunda kararlı hâle getirecektir. Benim bu yolda sırtımı yasladığım yer bellidir. Güvendiğim yegâne güç, önce Allah sonra da 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının iradesidir. Milletin iradesinin üzerinde de başka hiçbir güç yoktur. Sonuna dek demokrasinin ve millet iradesinin gerektirdiği nezaket ve ahlâkla bir ve beraber olarak yolumuza devam edeceğimizin kesin olduğunu milletimizin buradan duymasını istiyorum.

"Milletin iradesine saygı gösterin"

Milletimizin iradesine, millete saygı gösterin. Demokrasinin önünü açın. Bir vesileyle söylemiştim tekrar ifade etmek isterim. Millet İmamoğlu’nu nerede görmek istiyorsa, isterse, millet İmamoğlu’na neyi yakıştırmışsa yakıştırıyorsa, İmamoğlu orada olacaktır. Bu daha önce de böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. Korkmayın ve ifade ediyorum ki asla ve asla sürecin en büyük en yüksek cesaretle tarafımızdan takip edildiğini de bütün yurttaşlarımın bilmesini isterim. Açıkçası net ifade edeyim. Milletin iradesine kafa tutmayın.

"Mertçe yarışalım"

Mertçe yarışalım. Kıymetli dostlarım ve değerli basın mensubu arkadaşlarım, bana sarf edilen ahmak ifadesini kime iade ettiğim bellidir. Zaten o kişi bana ben de ona dava açtım. Ahmak ifadesinin suç olmadığı da Yargıtay kararlarıyla ortadadır. Basında bu kararlar da yayınlanmıştır. Beni haklı bulan bilirkişi raporları da ortadadır. Dünyanın en zorlama siyasi yasak davasın artık Türkiye gündemini işgal etmesini ben istemiyorum. Umarım hak yerini bulacaktır. Hakkın yerini bulması için emek harcayan ve harcayacak olan herkese, özellikle yargı mensuplarına, hâkimlere, savcılara şükran duyuyorum. Milletimiz bu emekleri asla unutmadı, unutmayacak. Teşekkür ederim. Bugün yapmış olduğum bu başvuruyla ben bir duruşmaya katılmak istediğimi tekrâren talep etmiş bulunmaktayım."

Kaynak: Haber Merkezi