FETÖ'nün "başyüceler" ya da "istişare heyeti" de denilen kurul üyeleri arasında örgütün sözde "ABD imamı" İsmail Büyükçelebi yer alıyor.
İsmail Büyükçelebi
FETÖ elebaşı Gülen'in 1966'da vaiz olarak geldiği İzmir Kestanepazarı'ndaki faaliyetleri sırasında örgüte ilk kazandırdığı isimlerden biri olan Büyükçelebi, uzun yıllar örgüt içinde önemli kademelerde görev yaptı.
FETÖ'nün finans kaynakları ve eğitim kurumlarıyla ilgili tüm kararlarda söz sahibi olan Büyükçelebi, Fetullah Gülen'den sonra yapılanmanın elebaşı olabilecek dört kişiden biri olarak gösteriliyor.
FETÖ'nün ABD'deki faaliyetlerinden sorumlu olan Büyükçelebi, ülkedeki akademisyen, gazeteci, bürokrat ve iş adamlarıyla kurulan ilişkileri yönetiyor.
Örgütte "Büyük Abi" olarak tanınan Büyükçelebi, ayrıca elebaşı Gülen'in operasyon ekibinde yer alıyor.
Büyükçelebi'nin, Gülen'in ilk talebelerinden, aralarında Mehmet Ali Şengül, İsmet Aksoy ve Şerif Ali Tekalan gibi isimlerin de yer aldığı örgütün "gelenekçi" kanadının en önemli isimlerinden biri olduğu biliniyor.
Uzun yıllar örgüt içinde bulunan yazar Latif Erdoğan, "FETÖ çatı" iddianamesinde yer alan beyanında Büyükçelebi'nin, Fetullah Gülen'in birinci adamı olduğunu belirtmişti.
Abdullah Aymaz
Elebaşı Fetullah Gülen öldükten sonra yerine geçeceği söylenen örgüt yöneticilerinden Abdullah Aymaz, Hollanda, Almanya, İsveç, Belçika ve Danimarka'da yaptığı faaliyetlerle örgütün Avrupa'da yapılanmasını sağladı.
Gülen'in ilk talebelerinden Aymaz, 1966 yılında elebaşının ismiyle anılacak örgütün kuruluşunda yer alan 14 kişinden biri oldu.
Elebaşı Gülen öldükten sonra yerine geçeceği söylenen isimler arasında yer alan Aymaz, kendisi gibi elebaşının ilk talebelerinden Mehmet Ali Şengül, İsmail Büyükçelebi, İsmet Aksoy, Şerif Ali Tekalan gibi isimlerle örgütün "gelenekçi" kanadını temsil ediyor.
Suat Yıldırım
Bir dönem örgütte yer alan Çetin Acar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden bir gün önce açılan ve kamuoyunda "FETÖ çatı davası" olarak bilinen davanın iddianamesine giren beyanında "örgütün üst kurullarınca alınan kararların Yıldırım tarafından incelendiğini" bildirdi.
Yine bir dönem örgütte yer alan Nurettin Veren de Yıldırım'ın örgütün her türlü tayin, terfi ve yönlendirmesinin değerlendirildiği "tayin heyeti" içinde yer aldığını belirtti.
Aynı dava kapsamında ifadesi bulunan gizli tanık "Kasırga" ise Yıldırım'ın direkt örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e bağlı olduğunu, onun arasında bulunduğu örgüt mensubu bir grubun Türkiye'de yapılan tüm toplantılara Gülen adına başkanlık ettiklerini ve aldıkları talimatları alt kademelere ilettiklerini anlattı.
Yıldırım, 1993-1995 yıllarında Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanlığı yaptı. FETÖ'nün 15-16 Temmuz 2016 gecesi Akıncı Üssü'nden darbe girişimini yöneten, yakalandıktan sonra serbest bırakılan ve o günden bu yana halen aranan örgütün sözde "TSK imamı" Adil Öksüz, Yıldırım'ın görev yaptığı dönemde bu fakülteye akademisyen olarak adım attı.
Fetullah Gülen'in operasyon ekibi içinde yer aldığı, örgüt içerisinde görüşlerine değer verilen ve örgüt üzerinde etkisi bulunan kişiler arasında yer aldığı belirlenen Yıldırım, örgüte müzahir kuruluşların etkinliklerinde sıkça konuşmacı olarak boy gösterdi.
Mustafa Özcan
"Gülen'in örgüt üzerindeki gölgesi" sözde "Türkiye imamı" Mustafa Özcan'ın ismi dikkati çekiyor.
1975 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde vaizliğe başlayan Özcan, 1977'de müftü yardımcısı olarak atandığı İzmir'de elebaşı Gülen ile tanıştı.
O günden sonra örgüt hiyerarşisinde yer alan Özcan, 1992'de vaiz olarak görevlendirildiği Kartal'da aynı zamanda örgütün "İstanbul imamlığı"nı yaptı.
Kısa sürede FETÖ içerisinde hızla yükselen Özcan, daha sonra "hususi hizmetler" kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamlığı, ardından Balkan ülkeleri imamlığına getirildi.
Sık sık Pensilvanya'ya giderek örgüt elebaşının talimatlarını alan Özcan, Gülen'in ilk öğrencilerinden olmasının avantajıyla 2003'te "Türkiye imamı" oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevinden 2006'da emekli olan Özcan, ardından örgütün finans kaynaklarından Kaynak Holding'de Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Bu görev adı altında Türkiye'deki para havuzunu kontrol eden Özcan, aynı zamanda FETÖ tarafından hedef alınan, kamuoyunun yakından tanıdığı isimlere kurulan kumpasları yönetti.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce karara bağlanan "FETÖ çatı davası" iddianamesinde, Özcan'ın örgüt mensupları da dahil çok sayıda kişinin özel hayatına ilişkin bilgi ve görüntüleri gerektiğinde kullanmak üzere arşivlediğine yer verildi.
Bu faaliyetlerinden dolayı örgütün sözde tayin ve atamaların yanı sıra kumpas operasyonlarının detayı ile para akışı gibi konular Özcan'ın sorumluluğuna verildi.
Bu kapsamda Türkiye'deki para kasasının başına getirilen Özcan, kendisinden önce Gülen'e talebelik yapan ve örgütün "gelenekçi" kanadını temsil eden, aralarında farklı ülkelerde firari durumdaki Mehmet Ali Şengül, İsmail Büyükçelebi, İsmet Aksoy, Şerif Ali Tekalan gibi isimlerin tepkisini çekti.
Ayrıca dünyanın birçok yerinden Pensilvanya'ya gönderilen örgütün mali kaynaklarını, kendine yakın kişilere aktardığı ortaya çıkan Özcan'ın hedef alınması üzerine devreye giren elebaşı Gülen, yolsuzluk tartışmalarının üstünü kapattı.
Her seferinde Gülen tarafından aklanan Özcan, kendisine muhalif birçok örgüt yöneticisinin de ayağını kaydırdı.