ABD’li dev kuruluş Morgan Stanley, gelişmekte olan piyasalara ilişkin rapor yayımladı. Yayımlanan raporda Türkiye için “Bir dönemecin başında" değerlendirmesi yer aldı. 

Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde "Mayıs 2023'ten bu yana yapılan politika değişikliği, parasal ve finansal koşullarda önemli bir sıkılaşma ve mali duruşta normalleşme getirdi, bu da makro dengesizlikleri azalttı ve hem yurt içinde hem de yurt dışında güveni artırdı” ifadelerine yer verildi.

Banka ayrıca şu ifadeleri kullandı: 

Mevduat dolarizasyonu önemli ölçüde azaldı ve yabancı girişler (portföy ve dış borç) arttı. Merkez Bankası'nın bilançosunda koşullu bir yükümlülük olan döviz korumalı mevduatlar (KKM), geçen Ağustos ayındaki yaklaşık 140 milyar ABD doları zirvesinden şu anda 38 milyar ABD dolarına düştü. Bu arada, Türk lirası mevduatlarının toplamdaki payı yıl başından bu yana 13,6 puan artarak yüzde 56'ya ulaştı. Net portföy girişleri, geçen yılki 2 milyar ABD dolarına kıyasla yıl başından bu yana 17 milyar ABD dolarına ulaştı (Eylül itibarıyla) ve dış borç devralma oranları önemli ölçüde arttı. 12 aylık cari hesap açığının 3,24'te geçen yılki -yüzde 3,6'dan GSYİH'nin yüzde 0,8'ine belirgin bir şekilde düşmesiyle birlikte, bunlar brüt ve net döviz rezervlerinde dikkate değer bir artışa yol açtı" değerlendirmesinde bulunuldu.

Yılbaşından sonra faturalara dev zam Yılbaşından sonra faturalara dev zam

Artan dışsal dayanıklılığın bir kanıtı olarak, üç büyük derecelendirme kuruluşunun da bu yıl Türkiye'nin kredi notları için iki kademe not artışı sağladığı vurgulandı.

Yavaşlamaya dikkat çekildi 

Raporda, "Reel GSYİH büyümesi bu yılın ilk çeyreğindeki yüzde 5,3'lük seviyeden ikinci çeyrekte yüzde 2,5'e geriledi ve bu da yurt içi talep ile net ihracat arasında daha dengeli bir kompozisyona işaret ediyor" açıklamasında bulunuldu. 

Ekonomik faaliyetteki yavaşlamanın yılın üçüncü çeyreğinde de sürdüğünü anımsatan Morgan Stanley, "Sanayi üretimi üst üste ikinci çeyrekte daraldı ve PMI'lar Ekim ayı itibarıyla zayıf kaldı. Öte yandan, perakende satışlar üçüncü çeyrekte pozitif büyümeye geri döndü ve tüketici güveni bir miktar toparlandı, bu da yurt içi talepte dayanıklılığı gösteriyor" ifadelerine yer verdi.

Enflasyonda dönüş noktası 

Morgan Stanley, çekirdek enflasyonun sıkılaşmaya iyi tepki verdiğini fakt hizmet enflasyonunun sabit kaldığının altını çizerken, enflasyonda bir dönüm noktasına gelinmek üzere olunduğuna vurgu yaparak şu ifadelere yer verildi:

“Hizmet enflasyonundaki ani artışlar kısmen bazı fiyat kontrollerinin (kira ve bazı eğitim hizmetlerinde) kaldırılmasından kaynaklandı, ancak yüksek enflasyon beklentileri ve dirençli iç talep de bir rol oynayarak hizmet sektörü firmalarının fiyat belirleme gücünü destekledi." 

ASgari ücrete yüzde 30 zam

Gerçek faiz oranlarının nispeten yüksek kalacağına dair kendi beklentisini temel alan kurum, liranın reel olarak değer kazanmasının sürmeini (özellikle 2025 ilk çeyrekte) ve iç talepte ve enflasyon beklentilerinde kademeli bir yumuşamayı, Aralık 2024'teki yüzde 44,5'ten Aralık 2025'e kadar manşet enflasyonun yüzde 26'ya düşmesine yönelik temel senaryo tahminlerini destekleyen faktörler olarak hesaba kattığını dile getirdi. Bu tahminlerin, ocak ayından itibaren asgari ücrette yüzde 30'luk bir artış ve yeni yılda elektrik ve doğal gaz fiyatlarında yüzde 25'lik bir artış varsayımına dayandığı ifade edildi.

Kademeli faiz indirimi 

Kademeli bir faiz indirimi döngüsüne yaklaşıldığını vurgulayan Morgan Stanley, TCMB'nin, son enflasyon raporunda önemli yukarı yönlü revizyonlar yaptığını ve şimdi manşet enflasyonu 2025 sonuna kadar yüzde 21 ve 2026 sonuna kadar yüzde 12 olarak tahmin ettiklerini anımsattı.

TCMB'nin bu beklentisinin kademeli bir faiz indirimi döngüsüne yaklaşıldığının bir göstergesi olarak değerlendiren kurum, Merkez Bankası'nın temel enflasyon eğilimindeki düşüşe paralel olarak faiz oranlarını düşürmeye başlamasıyla parasal duruşun sıkı kalacağını, makro ihtiyati tedbirlerin ise büyük ölçüde yürürlükte kalacağını belirtti. 

Kaynak: Haber Merkezi